Damien, annesi olan doktor Marianne ile birlikte yaşayan ve babası yurtdışında görevde olan bir gençtir. Ancak hayatının bu düzeni, sınıf arkadaşı Thomas tarafından sürekli zorbalığa maruz kalması ile biraz karmaşıklaşmaktadır. Thomas'ın annesi hastadır ve annesinin durumunun vahameti, Thomas'ı duygusal ve psikolojik olarak zor bir duruma sürüklemiştir. Thomas'ın bu iç çatışması, Damien'e yönelik saldırganlığını daha da artırmaktadır. Ancak kaderin cilvesine bakın ki, Marianne, Thomas'ın annesinin durumu nedeniyle Thomas'ı evlerinde ağırlamaya karar verir. Bu beklenmedik durum, iki gencin hayatını tamamen değiştirecektir. Damien ve Thomas, birlikte yaşamaya başladıklarında, birbirlerine karşı olan duyguları da karmaşıklaşır. Zorba ve kurbanın aynı çatı altında yaşamaya başlaması, her iki karakterin de iç dünyasında derin sorgulamalara yol açar. Bir yandan Damien, sürekli zorbalığa maruz kaldığı bir kişiyle aynı evde yaşamanın zorlukları ile baş etmeye çalışırken, diğer yandan Thomas, Damien'ın annesine olan minnettarlığıyla kendi zorba tavrını sorgulamaya başlar. Her iki genç de, birlikte yaşamaya başlamalarını takiben yaşadıkları bu içsel çatışmalar ve karmaşık duygular karşısında büyümek zorundadır. Ve belki de bu zorlu süreç, iki genci daha olgun, anlayışlı ve daha hoşgörülü bireyler haline getirecektir. Peki, bu süreç sonunda Damien ve Thomas arasındaki ilişki nereye evrilecek? Zorba ve mağdurun bir arada yaşaması, bu iki genç arasında nasıl bir bağ oluşturacak? Bu hikaye, karmaşık karakterler ve zengin duygusal yapıları üzerinden incelendiğinde, insan ilişkileri ve kişilik gelişimi üzerine sofistike bir inceleme sunar. Yönetmenin bu durumu çok iyi analiz ettiği ve seyirciye aktardığı söylenebilir. Bu filmi izlerken, karmaşık insan duyguları ve ilişkileri üzerine derin bir düşünceye dalmanız kaçınılmaz olacaktır.