İngiliz sinemasının son zamanlardaki en dikkat çeken yapımlarından birisi olan "Victoria ve Abdul" filmi, 19. yüzyılın en etkili kadın liderlerinden biri olan Kraliçe Victoria'nın, genç bir Hintli katip olan Abdul Karim ile kurduğu sıradışı dostluğu konu ediniyor. Filmde, genç Hintli bir katip olan Abdul Karim'ın Kraliçe Victoria ile yaşamış olduğu ilişkiyi gözler önüne sererken, bu ilişkinin sadece bir dostluktan ibaret olmadığını, aynı zamanda bir bilgi ve kültür alışverişi olduğunu da gösteriyor. Abdul Karim'in, Doğu kültürünü ve mistik İslam inancının öğretilerini Victoria'ya aktardığını görüyoruz. Bu şekilde, Victoria'nın dar bakış açısının genişlediğine ve empati yeteneğinin geliştiğine tanıklık ediyoruz. Öyle ki bu dostluk, Kraliçe Victoria'nın hükümeti ve halkı tarafından hoş karşılanmıyor. Fakat film, insana dair en değerli şeyin önyargıları bir kenara bırakarak başka bir kültürü anlama ve ondan öğrenme yeteneği olduğunu vurguluyor. Victoria ve Abdul, aslında tarih boyunca sürekli tekrarlanan, farklı kültürlerin birbirlerinden öğrenme ve birbirlerini anlama hikayesini, tarihi bir açıdan perdeye taşıyan bir yapıt. Bu açıdan baktığımızda film, özellikle bugünün küresel dünyasında daha da önem kazanıyor. Sonuç olarak, Victoria ve Abdul, sadece tarihsel bir dönemi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en önemli derslerinden birini de işleyen bir film. Önyargıları yıkma, farklılıkları kabul etme ve farklı kültürlerden öğrenme arzusu üzerine inşa edilmiş bir senaryoya sahip. Bu hikayeyi anlatırken de başarılı bir şekilde tarihin tozlu sayfalarından bir parça alıp, günümüze taşıyor. Ayrıca, Judi Dench ve Ali Fazal'ın mükemmel oyunculuklarına sahip bu filmi izlerken, hem duygusal bir yolculuğa çıkıyoruz hem de tarihe farklı bir perspektiften bakma şansı elde ediyoruz.