Genç, yetenekli ve yalnız bir uzun mesafe koşucusunun hikayesine odaklanan bu film, sporcunun Olimpiyat Seçmeleri'ne hazırlanırken bileğini burkması ve hayatında hiç yapmadığı bir şeyi yapmak zorunda kalmasını konu alıyor: bir gün ara vermek. Başarısını her şeye bağlayan bu kadının, beklenmedik bir fiziksel engelle karşılaştığında ne yapacağını anlatan film, insan doğasının içindeki mücadele ruhunu ve zorluklar karşısında nasıl ayakta kalınabileceğini inceliyor. Anlık bir sakatlıkla karşılaşan koşucunun hayalleri ve hedefleri birdenbire sekteye uğrar. Bu andan itibaren izleyicilere, karakterin kendisini yeniden keşfetme ve içinde bulunduğu durumu kabullenme sürecini izleme fırsatı sunulur. Bu süreçte koşucunun, hayatın sadece yarışlar ve kazanımlardan ibaret olmadığını anlaması ise filmin alt metnini oluşturur. Hayatın tüm zorluklarına rağmen nasıl umutlu ve dirençli kalınabileceğini gösteren film, izleyiciye derin bir içgörü ve ilham veriyor. Her ne kadar başlangıçta bir spor hikayesi gibi görünse de, film aslında zorluklar karşısında pes etmeme konusunda derin bir mesaj veriyor.