Öncelikle bu tip bir hikayenin seyircinin karşısına çıkmasını oldukça cesur ve ilgi çekici buluyorum. Film, yaşamlarında anlam arayan iki engelli genç etrafında şekilleniyor. Kendi bedensel yetersizliklerinin farkında olan ve hayatta kendilerine bir yer bulmaya çalışan bu gençler, izleyiciyi kendilerine hayran bırakmayı başarıyor. Ancak hikaye sadece bu gençlerin etrafında dönmüyor, aynı zamanda bir tekerlekli sandalye tetikçi ile onların yaşamına gelen bir renk, aksiyon ve belki de umut demektir. Film boyunca, bu gençlerin hayata dair çekmiş olduğu zorlukları ve buna rağmen her zorluğun üstesinden gelişlerini büyük bir etkiyle izliyoruz. Ancak, filmin asıl can alıcı noktası, engelli gençlerin, tekerlekli sandalye tetikçi ile kurdukları beklenmedik ve özgün dostluk. Kendi yaşamlarına anlam katabilmek için çabalayan karakterler, olağanüstü derecede karmaşık ve zengin bir hikayeyi seyirciyle buluşturuyorlar. Kısıtlılıkları, korkuları ve silahlı bir tetikçi ile yaşamlarını sürdürmeye çalışan bu gençlerin hikayesi, izleyicinin kalbine dokunmayı başarıyor. Onların yaşama karşı olan direnişini, cesaretini ve birbirlerine olan bağlılıklarını hissetmek, sinema deneyiminin özünü oluşturuyor. Sonuç olarak, bu film, engelli iki genç ve tekerlekli sandalye tetikçinin maceralarını anlatarak, hayata dair anlamları ve değerleri sorgulatıyor. Size garanti ederim ki, bu filmi izledikten sonra, hayat ve hayatta kalma mücadelesi hakkında daha derin bir perspektif kazanacaksınız.