Ünlü ve zengin ailelerin çocuklarının işlediği bir suç sonucunda, bu durumu çözümlemek ve ne yapacaklarına karar vermek amacıyla bir araya geldikleri bir senaryoyu ele alıyoruz. Ailelerin çocukları, toplum nezdinde onları hem ahlaki, hem de hukuki açıdan sorgulamaya zorlayan bir suça karışıyor. Dolayısıyla hikaye, ailelerin bu zorlu durumla nasıl yüzleşeceği ve çocukları lehine nasıl bir yol izleyecekleri üzerine kurgulanmış. Bu durum, onların ahlaki değerleri, etik sınırlarını ve elbette ki kendi çıkarlarını ne kadar koruyabileceklerini sorgulatıyor. Bu film, toplumun üst tabakası ve refah seviyesi yüksek ailelerin çocuklarının işlediği bir suç sonucu verdikleri tepkileri, alacakları ahlaki ve hukuki kararları konu ediniyor. Senaryo, pedagojik açıdan da tartışmalı bir konu olan çocuk eğitimi ve ahlaki değerlerin kazandırılması konusuna farklı bir perspektif getiriyor. Zengin ailelerin çocuklarına nasıl bir eğitim verdiği, onların toplumsal kurallara ne denli saygı gösterdiği ve en önemlisi, bu ailelerin çocuklarının işlediği suçla nasıl başa çıktığına dair farklı bir bakış açısı sunuyor. Dönemin eleştirmenleri tarafından tartışma konusu olacak kadar provokatif bir hikayeye sahip olan bu film, yalnızca bir suç hikayesi olmaktan öte, aile ve toplum üzerine derin bir sosyal eleştiri niteliği taşıyor. İzleyenlerin ahlaki değerlerini sorgulamalarına yol açarak, izleyicinin kendi değer yargılarını yeniden düşünmeye zorlayan bir yapıya sahip. Bu yönüyle sinema dünyasında benzersiz bir yer edinen bu film, bir sinema yorumcusu olarak beni de derinden etkilemeyi başardı. Genellikle 'zengin çocuk'ların suçlarına daha toleranslı bir yaklaşım sergilendiği toplumumuzda, bu film önemli bir ayna tutuyor. Hikaye, ailelerin çocuklarına olan sevgisi ve koruma içgüdüleri karşısında, topluma olan sorumluluklarının sınandığı bir dizi olayı konu alıyor. Bu çelişki, hikayeyi bir suç dramasından daha çok, etik ve ahlaki bir tartışmanın merkezine taşıyor.