1989 yılının bir yaz gününde, Amerika Birleşik Devletleri'nin gelecekteki başkanı Barack Obama'nın, gelecekteki ilk bayanı Michelle Obama'yı ilk buluşmalarında Chicago'nun güney tarafında ne denli etkileyebileceğini anlatan bu film, hem ikili arasındaki dinamik bir ilişkiyi hem de o dönemi etkin bir biçimde yansıtan güçlü bir hikaye anlatıyor. Film, Barack ve Michelle'in ilk buluşmasının hikayesini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. 1989 yazı, ikilinin Chicago'nun canlı Güney Yakası'nda geçirdikleri bir öğleden sonra tamamen farklı bir anlam kazanıyor. Bir yandan yeni bir ilişkinin tatlı heyecanı, diğer yandan birlikte geçirecekleri yılların habercisi olacak anılarla dolu bir zaman dilimi. Barack'ın Michelle'i etkileme çabaları ve onun bu çabalara olan tepkileri, filmde başarıyla işlenen karakter dinamiklerinin sadece bir parçası. Film aynı zamanda, Barack’ın başkanlık öncesi yaşamını, ideallerini, tutkusunu ve hırslarını da gözler önüne seriyor. Kendisi ve çevresi üzerindeki etkisini ve o dönemin sosyal-politik atmosferini de net bir şekilde hissettiren bir yapıya sahip. Michelle’i başarıyla etkileyip etkilemeyeceğini izlerken, aynı zamanda bir liderin insanlığa olan derin bağlılığını ve dünya görüşünü de görmek son derece etkileyici. Film, bir liderin biyografisinin yanı sıra, bir aşk hikayesini de bizlere sunuyor. Bu yüzden bu filmi, hem romantik hem de tarih severlerin kesinlikle izlemesi gereken bir yapım olarak değerlendiriyorum.