Bir sinema eserinde derin bir aşk hikayesi ve bunun dekonstrüksiyonu üzerinden ilerleyen bir filmi izliyoruz. Başarısız bir aktris ve onun romantik romanlara gönül vermiş yazar aşığı, karmaşık bir ilişki ağı içerisinde boğuşuyor. Onların bu mücadelesi, aşk ve tutkunun yanı sıra bağımsızlık, tutku ve yaratıcılık arzusu üzerine bir dizi iç gözlem ve psikolojik analiz sunuyor. İlişkilerinin her bir aşamasını ince ayrıntılarına kadar yaşayan ve yaşatan bu çift, aşkla başlayıp sonunda ayrılığın eşiğine gelen bir ilişkinin tüm evrelerini sergiliyor. Bir yandan aktris, kariyerindeki başarısızlıklarla boğuşurken, diğer yandan aşkı ile kendi kimliğini ve bağımsızlığını bulmaya çalışıyor. Yazar sevgilisi ise, aşkının ve romanlarının kahramanı olan bu kadının etrafında dolanıyor, ondan ilham alıyor, onunla çatışıyor ve sonunda onu kaybetme korkusunu yaşıyor. Filmde, bir yandan acı verici bir ayrılık hikayesi, diğer yandan ise bir yazarın romanı arasındaki paralellikler göze çarpıyor. Bu karmaşık aşk hikayesi ve her iki karakterin de sanatsal ve kişisel mücadeleleri, işlerin sürekli değişen doğası karşısında sarsıldığını gösteriyor. Aşkın ve sanatın bu çelişkili ve karmaşık dünyası ile karşılaştığımız bu film, aynı zamanda ilişkilerin elementlerini de sorguluyor. Yaratıcılık ve aşk arasındaki hassas denge, bağımsızlık arzusu ve sevdiği kişiye bağlı olma ihtiyacı arasındaki çatışma gibi temalarla dolup taşıyor. Her bir karakterin kendi yolunu bulma çabası, ilişkinin dekonstrüksiyonuna dönüşüyor ve izleyicileri de bu süreçte sorgulamaya davet ediyor.