Moehringer çok zorlu bir hayatın içinde sıkışıp kalmış bir gençtir. Babasının hayalini bile unuttuğu ve cimri bir büyükbaba ile yaşamak zorunda kalan Moehringer’ın içinde hep bir baba hasreti bulunmaktadır.
Moehringer’ın annesi Dorothy kendinden emin ve her şeye rağmen pes etmeyen bir kadındır. Büyükbabası ise oldukça sert bir mizaca sahip ve çok da cimri bir adamdır. Zenginlikte birçok kişiyi geride bırakabilecek büyükbaba, harabeye dönmüş evinde torunu ve kızı ile birlikte yaşasa da, onlara hayatı dar etmektedir. 
Dorothy babasının bu tutumunu çok iyi bilmektedir ve oğlunun da bu şekilde daha fazla yaşamasına izin vermeyi istemez. Bu yüzden kendisine bir değil birkaç iş birden bulan Dorothy’nin neredeyse nefes alacak kadar bile zamanı yoktur. Ancak Dorothy bir an önce yeterli parayı biriktirmek ve oğlunu da alıp sağlıklı bir ortamda yeniden hayata başlamayı istemektedir. Dorothy’nin bu denli yoğun çalışması oğlu ile ilgilenememesi demektir. Moehringer bu yüzden iyice tek başına hissetmektedir ve bu durumda onu psikolojik olarak etkilemektedir. 
Oğlunun yine canının sıkkın olduğunu gören Dorothy onu sahile götürmek ve hava almasını sağlamak ister ancak bunu yapmaya hiç zamanı yoktur. Bu yüzden kardeşi Charlie’ye rica eden Dorothy ondan oğlunu sahilde gezdirmesini ve ruhunu dinlendirmesini ister. Charlie her ne kadar Moehringer’ı sahile götüreceğini söylese de sonunda onu iş yeri olan bara götürmeye karar verir. Moehringer bara gittiğinde gözlerine inanamaz çünkü burada çok fazla kişi vardır. İnsanlar eğlenmekte, sohbet etmekte ve güzel bir gün geçirmektelerdir. Bu duruma çok sevinen ve kendi aklında bu durumu kavramaya çalışan Moehringer, bu yeni ortamda hayalindeki baba karakterini de yaratmaya başlar. Moehringer için bu bar ortamı uygun bir ortam mıdır? Moehringer burada kendi aklında aradığı baba karakterini oturtabilecek midir?