Bu inceleme, on bin gün önce dünya yörüngesinden çıkarak insanlık tarihini tamamen değiştiren etkileyici bir kuyruklu yıldızın izinden gidiyor. Bu türden bir hadisede, sanki kozmik bir bilardo oyununun son hamlesini yapıyormuşçasına, kuyruklu yıldızın dünya ile çarpışması sonucunda, gezegenimiz güneşten o kadar fazla uzaklaşıyor ki, bir zamanlar onun ılık ve canlı ışığına bağımlı olan hayat, ormanda bir kış gecesinde olduğu gibi kararmaya başlıyor.

Bu korkunç olayın ardından başlayan film, dünyanın buzul çağa doğru soğuk ve acımasız bir yolculuğunu ve insanlığın bu yeni düzen içerisinde nasıl hayatta kalmaya çalıştığını gözler önüne seriyor. İzlemesi bir o kadar heyecan verici olan bu film, aynı zamanda izleyenlere yaşamın ne kadar zorlu bir mücadele olduğunu hatırlatıyor.

İnsanlık tarihinin nasıl değişebileceği konusundaki bu teorik hikaye, izleyicilerin içerisinde bulundukları güneş sistemi ve çevresinde gerçekleşebilecek olaylar hakkında daha fazla merak uyandırıyor. Sonuç olarak, bu film sadece beyaz perdeye değil, aynı zamanda izleyenlerin zihinlerine de çok derin izler bırakıyor. Buzul çağındaki insanlık durumunu inceleyen bu benzersiz senaryo, izleyicilere koltuklarının ucunda büyüleyici bir deneyim yaşatıyor.