Sarah, ölüm döşeğinde son nefesini vermeden evvel, yaşlı oğlu Drew'e son isteğini bildirir. Sarah'ın son dileği, Drew'in küçük kardeşi Will'i doğdukları yere götürmesidir. Aile tarihlerindeki trajik geçmişe rağmen, umut geleceğe ilişkin vaatler sunmaktadır. Filmin merkezinde, annelerini kaybetmenin acısını yaşayan iki kardeşin hikayesi bulunuyor. Sarah, hayatının son demlerinde, oğullarından son bir istekte bulunuyor. Küçük oğlu Will'in, doğdukları yere büyük kardeşi Drew tarafından götürülmesini istiyor. Bu, aynı zamanda içinde bulundukları acıyı hafifletebilme umudu ve gelecekteki yaşamlarına yeni bir yön çizebilme şansıdır. Her ne kadar bu istek, ailenin trajik geçmişini hatırlamalarına ve yeniden yüzleşmelerine neden olsa da, kardeşler geleceğe dair umutlarını korumaya çalışıyorlar. Kendilerini geçmişle yüzleşmeye ve annelerinin son dileğini yerine getirmeye adarlar. Bu yolculuk, kardeşlerin birlikte atacakları önemli bir adım olarak beliriyor. Filmde anlatılan bu hikaye, aile bağlarının, aşkın ve karşılıklı saygının önemini vurgulayarak, izleyicilere yaşam hakkında derin ve etkileyici bir mesaj veriyor. Ayrıca, umudun her zaman var olduğunu ve hayatın zor zamanlarında dahi bir çıkış yolu bulunabileceğini gösteriyor. Ölümün acısına ve hayatın trajedilerine rağmen, yüzümüzü geleceğe dönme ve umutla dolu bir yaşama sahip olma temennisi, film boyunca sürekli işlenen bir tema oluyor. Sonuç olarak, bu film herkesin hayatında karşılaştığı zorlukları ve acıları anlatırken, aynı zamanda umut, aile bağları ve karşılıklı sevginin hayatın her alanında ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Bu yüzden, hassas ve duygusal bir hikayeyi seven ve hayatın anlamı üzerine düşünmeyi seven herkesin izlemesi gereken bir film.