"Aida" filmi, Birleşmiş Milletler için çevirmen olarak çalışan Aida'nın hayatını merkeze alıyor; esas sahne küçük bir kasaba olan Srebrenica. Film, Sırp ordusunun kasabayı ele geçirmesiyle başlar. Aida'nın ailesi ve binlerce diğer kasaba sakininin, Birleşmiş Milletler'in oluşturduğu mülteci kampına sığınmacı olarak yerleşmesi ise filmde yer alan en çarpıcı sahnelerden birini oluşturuyor. Bu noktadan sonra Aida'nın hem ailesinin hem de kasabanın geri kalanının hayatta kalma mücadelesi, film boyunca izleyicinin ilgisini diri tutan bir konu niteliği kazanıyor. Film, tarihi olayları ve evrensel krizleri anlatma konusunda oldukça başarılı bir yaklaşım sergiliyor ve izleyicinin empati yeteneğini sınayan bir yapımdır. Aida'nın çaresizliği, direnişi ve umudu filmdeki en etkileyici unsurlardan biri. Bu bağlamda "Aida", sadece bir film değil, tarihin acımasız yüzünü ve insanlık durumunu yansıtan bir ayna olarak karşımıza çıkıyor. Her sahnesinde izleyiciyi derinden etkileyen ve birçok ders veren "Aida", tarihin unutulmaması gereken olaylarını beyaz perdeye taşırken, aynı zamanda insanlık durumunu da sorgulatan bir başyapıt.