Film, ideal eşi olarak düşündüğü Grégoire'in zamanla karanlık yanlarını gören Blanche'in hikâyesini anlatıyor. Blanche, Grégoire ile tanıştığında ideal eşini bulduğunu düşünür. Tutkuyla birbirlerine bağlanırlar, aynı eve çıkar, birlikte Blanche’ın ailesinden uzağa taşınırlar. Yeni bir hayata başlamanın heyecanıyla dolu olan Blanche, Grégoire'ın yanında kendini güvende hisseder. Ancak zaman geçtikçe Blanche, kendini bu son derece sahiplenici ve tehlikeli adamın pençelerinde bulur.

Grégoire’ın dışarıdan bakıldığında sakin ve sevecen görünen tavırlarının altında hasta ruhlu, karanlık, her şeyi kontrol ettiğini düşünen bir canavar yatmaktadır. İlk başlarda Blanche, Grégoire'ın bu olumsuz davranışlarını görmezden gelir ve ilişkilerini düzeltmeye çalışır. Ancak Grégoire'ın giderek artan kontrolcü ve manipülatif tavırları, Blanche’ın hayatını cehenneme çevirir. Blanche her geçen gün daha da izole olmuş ve korku içinde yaşamaya başlamıştır. Kendisi için bir zamanlar mükemmel görünen bu aşk, yavaş yavaş Blanche için bir kabusa dönüşmektedir.

Film, Blanche’ın bu zehirli ilişkiden kaçma çabalarını ve Grégoire'ın gerçek yüzünü ortaya çıkarma sürecini detaylı bir şekilde işlerken, izleyiciyi derin bir psikolojik gerilime sürüklüyor. Blanche’ın Grégoire ile olan ilişkisi, bir kadının bir canavarla olan savaşı olarak resmediliyor ve film boyunca Blanche’ın bu korkunç adamdan kurtulma çabalarını izlerken heyecan ve gerilim asla azalmıyor.