Görme engelli genç bir adamın, Münih'teki lüks bir otelde çalışma hayalini gerçekleştirmek için kararlı ve zorlu mücadelesini perdeye taşıyan bu film, izleyicilere sıradanlaşmış hayatlardan farklı bir hikaye sunuyor. Başkahramanımız, toplumun çoğunluğunun göz ardı ettiği ve genellikle marjinalize ettiği bir kesime ait. Ancak onun hayalleri, arzuları ve hedefleri, görme engelli olmasına rağmen, herkesin sahip olduğu evrensel duygular. Film, sadece engelliliğin üzerinde durmuyor, aynı zamanda bir hayale ulaşma hırsının ve bu uğurda verilen mücadelenin gücünü gösteriyor. Münih'in lüks bir otelinde çalışma hayali, başarının ve sosyal statünün genel bir simgesi haline geliyor. İzleyiciler, başkahramanın bu hedefe ulaşabilmek için verdiği kararlı ve cesur mücadeleyi takdir ediyor. Filmin görme engelli bir karakterin hayatını anlatmasına rağmen, aslında tüm insanların karşılaştığı günlük zorluklara ve hayallerini gerçekleştirmek için gösterdikleri çabaya odaklanıyor. Bu nedenle film, geniş bir kitleye hitap ediyor ve herkesin empati kurabileceği, evrensel bir hikaye anlatıyor. Bu filmin herkesin aklında kalıcı bir iz bırakacağına eminim. Görmeyi başaramayan bir adamın, görülebilecek her şeyi nasıl hissettiğini ve nasıl başardığını izlemek, gerçekten ilham verici.