Bir grup İngiliz emekli, kendilerine yeniden can vermek ve yeni bir yaşam deneyimi yaşamak için Hindistan'a seyahat ederler. Hedefleri, yeni olarak restore edildiğine inandıkları bir otel olan Marigold Hotel'de yaşamaktır. Ancak, oraya vardıklarında, otelin iddia edildiği gibi lüks olmadığını, hatta biraz bakımsız olduğunu fark ederler. Bu, başlangıçta hayal kırıklığına uğratır, ancak zamanla Marigold Hotel'in beklenmedik şekillerde büyüsünü keşfederler. Otelin sıcak ve egzotik atmosferi, renkli ve çekici karakterleri ve Hindistan'ın kendine özgü kültürü, bu İngiliz emekliler üzerinde etkileyici bir izlenim bırakır. Reklamlarda lüks ve konfor vadeden, ancak gerçekte bu vaatlerinden oldukça uzak olan Marigold Hotel, yine de kendi içinde özgün ve baştan çıkarıcı bir çekiciliğe sahiptir. İlk başta hayal kırıklığına uğrayan emekliler, sonrasında otelin ve Hindistan'ın sunduğu farklı deneyimleri ve yaşam tarzını kucaklamaya başlarlar. Böylece, İngiliz emeklilerin bu beklenmedik macerası, sadece farklı bir coğrafyada yaşama deneyimi değil, aynı zamanda misafirperverlik, kabullenme ve beklenmedik yerlerde bulunan güzellikler hakkında bir ders niteliği taşıyor. Her ne kadar Marigold Hotel, reklamlarının vaat ettiği lüks bir yaşamın yanı sıra ideal bir emeklilik yaşamına sahip olmayabilir, tüm bu eksi yönlerine rağmen, otel ve Hindistan'ın sunabileceği birçok güzelliği ve sürprizi vardır. Ve belki de bu, varış noktasının lüks veya konfor olmadığı, asıl önemli olanın yolculuk olduğu gerçeğini bize hatırlatıyor.