Mitchell ve Carter isimli iki yakın arkadaşın anlam yüklü hikayesini izlediğimiz bu film, sıradan bir yolculuğun, aralarındaki gerginliklerin patlak verdiği bir kavga alanına dönüşmesiyle şekilleniyor. Uzun yıllardır süren dostlukları, ıssız bir çöl yolunda kamyonetlerinin bozulmasıyla tehlikeye girer. Bu olay, onların birbirlerinin hayat seçimlerine olan hoşnutsuzluklarını, acımasızca saldırılarla ifade etmeleri için bir fırsat olur. Film, karakterlerin kişisel gerginliklerini ve çatışmalarını ayrıntılı bir şekilde işlerken, izleyiciyi de bu karmaşık ilişkilerin merkezine çeker. Aslında bir dostluk hikayesi olan film, hayat seçimlerinin ve kararların insan ilişkileri üzerinde nasıl etkili olduğunu gözler önüne serer. Mitchell ve Carter'ın acımasız eleştirileri, belki de uzun zamandır dikkate almadıkları veya göz ardı ettikleri sorunları ortaya çıkarır. Öte yandan, film karakterlerinin çöldeki tecrübeleri, insan doğasının acımasız ve zorlayıcı yönlerini de gösteriyor. Tuğla duvarlar ve şehir hayatının sunduğu olanaklar olmadan, her ikisi de kendilerini ve birbirlerini daha doğru bir şekilde değerlendirebiliyor. Film aynı zamanda, dostlukların zor zamanlarda test edildiği, ancak bu zorlukların onları daha da güçlendirebileceği bir gerçeği de gözler önüne seriyor. Sonuç olarak, bir tarafta hayatta kalmaya çalışan iki arkadaşı diğer tarafta ise hayat seçimlerine dair acımasız tartışmaları gözler önüne seriyor. Bu bakımdan film, dostluk, hayatta kalma ve hayat seçimlerinin acımasızlığı üzerine düşündürücü bir yolculuğa çıkarıyor bizi.