Luna (Jocelyn Hudon tarafından canlandırılan) bir zamanlar bir dansçıydı ancak bu hayalini geride bırakarak ailesinin inşaat işlerini yönetmeye ve yerinde bir yaşam sürdürmeye karar verdi. Şimdi ise ona bir jimnastik salonunu hava akrobasisi için bir stüdyoya dönüştürme fırsatı doğdu. Luna'nın içindeki eski dansçı ruhu tekrar canlandı ve tüm engellere rağmen bu fırsatı kaçırmamaya karar verdi.

Aslında yıllardır hayallerini ertelemişti. Ancak şimdi, Luna'nın en büyük tutkusu olan dansa dönüş yapma şansı ona sunulmuştu. Bir jimnastik salonunu, hava akrobasisine uygun bir stüdyoya dönüştürerek yeniden dans etmeye başlama fırsatı adeta bir hayal gibi görünüyordu. Bu arada ailesinin inşaat işlerini yönetmeye devam etmek zorundaydı ve bu nedenle zamanını çok dikkatli bir şekilde yönetmesi gerekiyordu.

Bir anında bile olsa bu fırsatı değerlendirmek için kendisine zaman ayırmak isteyen Luna, onu gizlice süren bir anı yakalar... Luna'nın bu hikayesi, hayallerini takip etmenin ve yaşamın tüm zorluklarına rağmen kendi yolunu çizmenin bir örneği olarak karşımıza çıkar. Tutkular ve gerçek hayat arasında denge kurmayı başaran Luna'nın hikayesi, herkesin kendi hayallerini gerçekleştirme ve tutkularını yaşama hakkına sahip olduğunu hatırlatıyor.