"Julia" filminin hikayesi, baş kahramanımız Julia'nın yetim kalması ve babasının çocukluk arkadaşları olan Laura ve Daniel çifti tarafından himaye edilmesi etrafında dönüyor. Ancak bu, bir melodramdan öteye geçerek, derinlikli ve psikolojik unsurları işleyen bir hikayeyi bizlere sunuyor. Küçük Julia, masum ve saf bir çocuk olmasına rağmen, Daniel'in korkunç geçmişinin anılarını deşer. Daniel, geçmişte yaşadığı travmaları unutmak, üzerine toprak atmak ve sıradan bir hayat sürdürmek isterken, Julia'nın varlığı onu bu korkunç geçmişle yüzleşmeye zorlar. Korkuları ve pişmanlıkları tekrar gün yüzüne çıkan Daniel, bu durumla nasıl başa çıkacağını bilemez. Öte yandan, Laura'nın Julia'ya karşı duyduğu şefkat dolu sevgi ve annelik hissi, filmi sıcak ve duygusal bir boyuta taşır. Laura, Daniel'in acılarını hafifletmeye ve Julia'nın yeni hayatına uyum sağlamasına çalışır. Bu üç karakterin iç içe geçmiş hayatları, filmin ruhunu oluşturur. Film, izleyicisine, hayatın her zaman beklenmedik küçük değişikliklerle nasıl altüst olabileceğini ve geçmişin kimi zaman hiç beklemediğimiz bir biçimde kapımızı çalabileceğini hissettiriyor. Aynı zamanda, belki de en acımasız anılarımızı bile, sevgi ve anlayışla nasıl yenebileceğimizi gösteriyor. Julia'nın hikayesi, her ne kadar acı ve hüzün dolu bir başlangıcı olsa da, sevginin ve kabullenmenin gücünü etkileyici bir şekilde anlatıyor.