Başarılı bir yönetici olan Javier Muñoz'un hayatı, evini terk etme kararı almak zorunda kaldığı o kader gününde dramatik bir dönüşüm yaşar. Artık ailesi ile birlikte geçindiremediği evinden ayrılmak zorunda kalır. Javier Muñoz, bir zamanlar hayatının doruklarında, her şeye sahip bir adamken, göz açıp kapayıncaya kadar her şeyini yitirir. Bu dramatik hikaye, sosyal statüyü, ekonomik çöküşü ve kişisel çöküşün derinliklerine inerek hayatın acımasız yüzünü gözler önüne seriyor. Javier'ın bu zorlu süreci boyunca gösterdiği direnci ve hayatta kalma mücadelesi, izleyiciyi etkileyici bir duygusal yolculuğa çıkarıyor. Javier, başarısızlığa uğradıkça, hayatta kalmak için ne pahasına olursa olsun savaşıyor. Ancak yine de, onun hikayesi, hayatın ne denli acımasız olabileceğini ve başarıdan düşüşün ne kadar hızlı ve yıkıcı olabileceğini hatırlatıyor. Javier Muñoz'un hikayesi aslında, finansal güvencesi olmadan hayatta kalmanın ne kadar zor olduğunun bir simgesi. Kısacası, film, günümüzün ekonomik gerçeklerine ve bu gerçeklerin bireyler üzerindeki etkisine dair çarpıcı bir bakış sunuyor. Javier'ın başından geçenler, hemen herkesin başına gelebilecek türden hikayeler. Bu yüzden de, izleyen herkes bir şekilde kendini Javier'ın yerine koyabiliyor. Muhtemelen bu yüzden film, izleyicileri derinden etkiliyor.