İshak, küçük bir dağ kasabasından çıkan bir müzisyendir. Ancak geçmişi, onu hala kovalamaktadır. Yedi yıl önce, parçası olduğu bir linç olayında annesini son kez görmek için kasabasına geri dönmüştü. Ancak o günden beri, peşini bırakmayan bir suçluluk duygusuyla yaşamaktadır.

Kasabaya döndüğünde, çocukluk arkadaşlarından oluşan beş kişilik bir grup ve onları destekleyen kasaba halkıyla karşılaşır. Geçmişin izlerini silmeye çalışsa da, suçluluk duygusu her adımında ona eşlik eder. İshak, bu insanlarla yüzleşmek zorundadır, çünkü onlar da suça ortaktır.

Ancak kasaba halkı, sessizliği seçer. Suç ne kadar büyükse, sessizlik o kadar güçlenir. Herkesin eli kanlı olduğu için, kimse suçluluğunu üstlenmek istemez. İshak, adaleti aramaya kararlıdır, ancak kasaba halkının sessizliği onu engellemeye çalışır.

Bu hikaye, suç ve suçluluk duygusuyla mücadele etmek üzerine derin bir karakter çalışması sunuyor. İshak'ın iç dünyası, seyirciye dokunacak kadar gerçekçi bir şekilde tasvir ediliyor. Karanlık geçmişin izleriyle boğuşan bir adamın yaşadığı iç çatışmalar, seyirciyi derinden etkiliyor.

Yönetmenin, atmosferi ustalıkla yansıttığı bu filmde oyuncular da büyük bir performans sergiliyor. Özellikle İshak'ı canlandıran oyuncu, karakterin karmaşıklığını ve iç dünyasındaki çatışmaları mükemmel bir şekilde yansıtıyor.

Bu film, suç ve vicdan üzerine sarsıcı ve düşündürücü bir hikaye sunuyor. İshak'ın mücadelesi, seyirciyi derinden etkileyecek ve düşünmeye sevk edecek. Suç ve suçluluk duygusuyla yüzleşmek, insanın en içsel savaşlarından biridir ve bu film bunu ustaca anlatıyor.