Batı Avustralya'nın ıssız bir sahilindeki deniz fenerinin bekçisi ve eşi tarafından kurtarılan bir bebeği büyütme hikayesini konu eden bu film, bizi sakin bir yaşam süren bu çiftin; hayatlarına giren bir mucizenin, yani bir bebeğin etrafında şekillenen karmaşık duygusal döngülerine sürüklüyor. Film, denizde sürüklenen bir sandaldan kurtarılan bir bebekle hayatları tamamen değişen bu bekçi çiftin hikayesini muazzam bir görsellik ve duygusallıkla sunuyor. Belki de yolunu kaybetmiş bir umudun sembolü olan bu bebek, çiftin yaşamını baştan sona değiştirir. Yasak aşk, ihanet, pişmanlık ve yalnızlık temaları üzerine kurulu senaryoda, çiftin bu bebeğe duyduğu derin sevgi ve bağlılık, izleyiciyi hem düşündürüyor hem de duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Her bir karede, Batı Avustralya'nın vahşi ve etkileyici doğasının, film boyunca karakterlerle iç içe geçen hayatlarının bir parçası olduğunu hissettiriyor. Bu sakin ve huzurlu hayatın içine giren bebeğin, izleyiciye kahramanlarımızın hayatındaki etkisini, dramatik ve etkileyici bir biçimde sunuyor. İzleyicilere dramatik ve duygusal bir deneyim vadeden bu film, bir bebeğin deniz feneri bekçisi bir çiftin hayatına nasıl etki ettiğini anlatıyor. İzleyici, film boyunca çiftin yaşadığı sevinç, üzüntü ve çatışmaları hissediyor ve bu hikayenin içine dalıyor. Bu film, etkileyici oyunculukları ve güçlü senaryosuyla, izleyicilerini duygusal bir yolculuğa çıkarıyor.