Merkezinde çeşitli kişilik bozukluğuna sahip bir go-go dansçısının yer aldığı bir dramdan bahsetmek istiyorum. Bu kadın, kim olduğunu korumak için mücadele ederken, içindeki labirentlerin gizemini çözmek için bir psikoterapist ile çalışmaya başlıyor. Her karakteri ayrı bir hikayeyi ve duygusal durumu temsil eden dansçı, gerçek benliğini bulmaya ve korumaya çalışıyor. Kişiliklerin değişimini aktarırken bazen huzurlu, bazen hırçın, bazen de çılgınca dans ediyor. Öyle ki, her farklı kişilikte bir öncekine oranla daha da yoğun ve ideallerine bağlı bir tutku sergiliyor. Bize hayatının en karanlık köşelerine kadar yolculuk yaptıran bu kadının hikayesi, sıradan bir dans filminden öte. Kendi iç dünyasındaki hayaletlerle mücadele etmesi, kendi yönetemeyeceği kadar karmaşık olan bu durumla baş etmeyi öğrenmesi, film boyunca bizi daha da içine çekiyor. Sonuç olarak, hem sanatsal hem de psikolojik açıdan zengin, güçlü bir dramla karşı karşıyayız. İzleyene, çok yönlü bir karakterin kaotik iç dünyasına bir bakış fırsatı sunan bu film, psikolojik derinliği ve sanatsal yaklaşımı ile etkileyici bir deneyim sunuyor. Kendi içindeki hayaletleriyle yüzleşen bir dansçının dramı ve mücadelesi, kesinlikle izlemeye değer.