Natalie Calder, insanları bir araya getirmek konusunda her zaman hevesli bir kişi olarak, Miami'den Pittsburgh'a doğru yeni bir yolculuğa çıkar. Carnegie Mellon'da yeni bir işe başlamak üzere olan Natalie, üniversitenin tavsiyesi üzerine bir daire satın alır. Binayı sadece çevrim içi bir tur ile görmüştür. Miami'deki daire kompleksindeki arkadaşlarını, adeta ailesi gibi gördüğü insanları özleyecektir. İşine başlamadan önce altı haftalık bir zamanı vardır ve bu sürede Pittsburgh'taki yeni yaşamına uyum sağlamak ve bina sakinleriyle yeni bir arkadaş grubu oluşturmak istemektedir. Ancak, beklemediği bir durumla karşılaşır; yeni komşuları oldukça mesafelidir. Binanın yarısı kimseyle iletişim kurmak istemezken, diğer yarısı ise en az bir kişiyle sorun yaşamaktadır. Binada dikkat çeken tek kişi, orada yaşayan ve herkesi gözetleyen görevli Mark Wallace'dır. O da muhtemelen çalışanları olduğu için pek kimseyle samimi değildir. Yeni işine başlamasına kadar olan altı haftalık boş zamanı başka bir şekilde değerlendiremeyeceği için Natalie, komşularıyla arkadaş olmaya kararlı bir şekilde bu durumu bir görev haline getirir. İlk olarak, sürekli bir varlık olarak gördüğü Mark'ın soğuk tavrını kırmayı başarır. Mark, Natalie'ye misyonunda kendi tavsiyelerini sunar ancak iş ve çalışan ilişkisi dışında bir bağ kurmaktan kaçınmak için haklı sebepleri vardır. Natalie ve Mark birbirlerinden hoşlanmaya başlarken, olaylar Natalie'sin Alzheimer Yürüyüşü etkinliğindeki gönüllü çalışmalarıyla birlikte şekillenir. Film boyunca bu ikili arasındaki gelişen ilişki, çevrelerindeki diğer karakterleri de etkiler ve Natalie'nin çabaları, herkesin düşündüğünden daha farklı sonuçlar doğurur. Bu film, zorlu başlangıçlara rağmen arkadaşlık ve aşkın nasıl filizlenebileceğini etkileyici bir şekilde gözler önüne serer ve izleyicileri içine çeker.