Bobby Griffith, Kaliforniya'nın Walnut Creek bölgesinde derin dini inanışların hakim olduğu bir ortamda büyüyen, annesinin göz bebeği, tipik Amerikan çocuğuydu. Ancak Bobby aynı zamanda eşcinseldi. Kimse tarafından bilinmeyen, hele ki anlaşılan bir çatışma içerisindeydi. Bu yükü taşımanın güçlüğü ile boğuşurken, Bobby bir gün gerçekleri ailesine açıklamaya karar verdi.

Bobby'nin bu itirafı, sadece kendi iç dünyasında değil, aile içinde de büyük dalgalanmalara neden oldu. Annenin en sevdiği oğlunun bu yönünü kabullenmesi, Griffith ailesi için zorlu bir süreçti. Bu süreçte aile bireyleri, dini inançları ve sevgileri arasında gidip geldiler; hem Bobby'nin hem de kendilerinin gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kaldılar. Film, bu dramatik anlatıyı, Bobby'nin kişisel mücadelesini ve ailesinin bu duruma tepkilerini işleyerek derinlemesine bir insan hikayesi sunuyor.

Bobby’in hikayesi, toplumsal normlar ve kişisel kimlik arayışı arasındaki bu çekişmeyi, aşk, kabullenme ve özgürlük arzusu üzerinden ele alıyor. Film, aynı zamanda bir insanın kendini keşfetme serüvenini ve bu yolculuğun diğer insanlar üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Bobby ve ailesinin yaşadıkları, birçok insanın kendi içsel çatışmalarına, aile içi dinamiklerine ve çevresel baskılara dair derinlemesine düşünmelerini sağlayacak nitelikte.