Mayıs '68'in sarhoş edici haftalarının ardından geçen aylarda, genç bir Avrupalı grup yeni başlamakta olduğuna inandıkları devrimi sürdürmenin bir yolunu aramaktadır. Bu grup, yaşadıkları toplumun çerçevesinden memnun olmayan, var olan norm ve değerleri sorgulayan gençlerden oluşmaktadır. Aradıkları devrim, formu veya biçimi belirli olmayan, ancak kesinlikle büyük bir değişim ve dönüşüm vaat eden bir devrimdir. Bu grup, hükümetlerin, politik sistemlerin ve sosyal yapıların taleplerini, özlemlerini karşılamada yetersiz kaldığına inanmaktadır. Belki de bu gençlerin devrimi, sadece politik bir dönüşüm değil, aynı zamanda toplumun her bir bireyinin düşünme, yaşama ve hissetme şeklini değiştirecek bir kültürel devrimdir. Mayıs '68'in ardından geçen aylar, bu gençler için hem bir sığınak, hem de bir arayış zamanıdır. Belirsizliklerle dolu bu süreç, gençlerin inandıkları devrimi ararken bir yandan da kendi kimliklerini, inançlarını ve ideallerini sorgulamaları için bir fırsat sunmaktadır. Bu filmin izleyicisine sunacağı en önemli şey ise, belki de gençlerin bu karışık ve belirsiz süreçten geçerken yaşadıkları duygusal dalgalanmalardır. Büyüme, olgunlaşma, hayal kırıklığı, umut, isyan ve özgürlük arzusu gibi duygular, bu gençlerin hikayesini daha da anlamlı ve etkileyici kılar. Bu anlamda, film aslında bir dönemi, bir jenerasyonun ruh halini yansıtan bir ayna niteliği taşımaktadır.