4k film formatındaki Language Arts isimli yapım bir İngiliz drama filmidir. 13 Mart 2020 tarihinde Birleşik Krallık’ta vizyona girmiştir. Yapımın yönetmenliği Cornelia Duryée tarafından gerçekleştirilmiştir. Senaryosu 2015 yılında yazılmış olan aynı isimli romandan esinlenmiştir. Başrollerini Sarah Shahi, Kevin Alejandro ve Ashley Zukerman üstlenmektedir. Yan oyuncuları Erin Cummings, Pamera Reed, Mariana Klaveno, Angela DiMarco ve Lincoln Lambert gibi isimlerden oluşmaktadır. 
Filmin senaryosu aslen Stephanie Kallos isimli yazarın 2015 yılında yayımladığı Language Arts isimli romandan esinlenilmiş olmasına rağmen bir yazar ve yönetmen olan Corline Duryée’nin kendi hayatından parçaları da filme eklemesiyle, film ilk dakikadan itibaren seyirciyi büyüleyici bir şekilde ekrana kitler. Charles (Ashley Zuckerman) lisede İngilizce öğretmenliği yaparak hayatını geçiren umutsuz ve çaresiz bir karakterdir. İngilizce dilinin yapısına hakim olmasına ve kendisini çok iyi ifade etmesinin yanı sıra dilin duygusal gücünü de kullanabilmesinde herhangi bir engel olmamasına rağmen etrafındaki insanlar ile bağ kuramamaktadır. Eski eşi Allison (Sarah Shahi) ve otistik engelli oğlu Cody (Kieran Walton) bağ kuramadığı başlıca insanlardır. Bir gün okuldayken öğrencilerinden birisi bir fotoğraf gazeteciliği fikrini ortaya atar. Öğrencisinin bu fikrine göre otistik engelli çocuklar ile birlikte bunaklık hastalığa yakalanmış olan yaşlıların yaşadıkları zorlukları fotoğraflayıp yazılı hale getirecektir. Bu söylem Charles’a kendi çocukluğunu hatırlatır. Bir yetişkin olarak çocukluğunda yaptığı seçimleri sorgulamaya, doğru seçimler yapıp yapmadığını düşünmeye başlar. Farklı seçimler yapsaydı belki şu an olduğundan daha iyi bir konumda olabilecekti. Öte yandan mevcut hayatında nasıl değişiklikler olacağını hayal etmeye başlar. 
Genç Charles’ın (Elliott Smith) okul hayatında önemli bir dönüm noktasında Mrs. Braxton (Jane Ryan) isimli öğretmeninin dersinde “başkahraman” sözcüğünün anlamını öğrenmektedir. Dil Sanatları dersinde öğrenmekte olduğu bu sözcüğün anlamı Charles’ın hayatında önemli bir rol oynamıştır. Sözcüğün anlamının “seyircinin ve okuyucunun desteklediği karakter” olmasına rağmen bu durum en azından yetişkin Charles’a hiç yansımamaktadır. Yetişkin Charles umutsuzluk ve çaresizlik çukurunun içine düşmüş olan kötü niyetli bir karakterdir. Ancak genç Charles çocukluğun getirdiği masum idealizm ile hareket eden ve yine bu idealizm sayesinde diğer öğrencilerin dalga geçtiği Dana (Lincoln Lambert) isimli otistik çocukla arkadaşlık kuran ve bu sayede de kendisini “başkahraman” olarak gören bir çocuktur. Öte yandan öğretmeninin kendisini adeta bir evcil hayvan yerine koyuyor olmasından dolayı da Dana ile bağ kurabilmektedir.
Ancak yetişkin olduğuna bir çocuk sahibi olan Charles, otistik olarak dünyaya gelmiş çocuğu ile bağ kurmakta oldukça zorlanmaktadır. Çocukluk ile yetişkinliğin getirdiği farklılıkları anlayan Charles’in evliliği de otistik çocuğundan ötürü yıkılmıştır. Dolayısıyla Charles gitgide kendisini kasvet ve hüznün arttığı bir hayatta bulur.