Polis memuru Guillaume tarafından işlenen bir seri cinayeti konu alan bu film, onun babasının işlerini alışılmadık bir şekilde yöneten kardeşinin peşinden gidiyor. Film, Guillaume'ın hayatının derinliklerine dalıyor ve kardeşinin iş yönetimine olan tepkisini ve bu tepkinin sonuçlarını kaotik bir biçimde ele alıyor.

Özellikle Guillaume'ın karakter gelişimi ve aktarımı başarılı bir şekilde yapılmış. Her adımda kendisi ve kardeşi arasındaki gerginliği ve çatışmayı hissettiren senaryo, seyirciye film boyunca sürekli bir gerilim hissi veriyor. Kardeşinin "alışılmadık" iş yönetimi konusunda sıkça dile getirdiği eleştiriler ve bu durumun Guillaume üzerinde yarattığı baskı, filmin kilit noktalarından biri.

'Alışılmadık' kelimesi bu filmde oldukça önemli bir rol oynuyor. Kardeşinin yönetim stili, Guillaume'ın onu bir dizi cinayete sürükleyen durumlar ve karmaşalarla dolu bir dizi olayın katalizörü oluyor. Bu, filmi tahmin edilemez ve bir o kadar da heyecan verici kılıyor.

Cinayetler kesinlikle soğukkanlılıkla planlanmış ve Guillaume'ın karakterine uygun bir şekilde işlenmiş. Bu noktada, Guillaume'ın polis memuru olmasının kendisine cinayetleri örtbas etme konusunda belirli bir avantaj sağladığını gözlemleyebiliyoruz, bu da hikayenin daha da karmaşık hale gelmesine olanak sağlıyor.

Sonuç olarak, bu film, hem karakter gelişimleri hem de sürükleyici hikayesi ile izleyiciyi ekran başına kilitlemeyi başaran bir yapım. Guillaume'ın karanlık yolculuğuna tanık olmak, dolambaçlı ve beklenmedik olayların peşinden sürüklenmek gerçekten de ilgi çekici.