Kate Hudson'un canlandırdığı Marley Corbett karakteri, genç, güzel ve çılgın bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Yaratıcı bir işte çalışan ve hayatını dolu dolu yaşayan Marley, New Orleans'lı bir reklam ajansında görev yapıyor. Ancak bu enerjik ve özgüvenli kadının aşkla ve bir ilişkinin getireceği sorumluluklarla, bağlılıkla baş etme konusunda büyük bir çekingenliği var.

Marley, başına buyruk ve keyifli haliyle bildiğimiz kadın tipinin ötesinde bir portre sunuyor. Ancak bir gün rutin bir sağlık kontrolü sonrasında kanser olduğunu öğreniyor. Bu, onun hayat görüşünü, kendisine olan inancını ve hatta yaşama biçimini sorgulamasına neden oluyor. Bu kırılma noktasından sonra, Marley hayatta kendisini en çok korkutan şeye, aşka bodoslama dalar. İronik bir şekilde, bu kişi hayatını kurtarmaya çalışan doktoru (Gael Garcia Bernal) oluyor.

Bu film, izleyicisine hayatın ne kadar kısa ve değerli olduğunu, aşkın ve bağlılığın gerçek anlamını ve bu duygularla yüzleşmenin zorluklarını gözler önüne seriyor. Beklenmedik bir hastalıkla sarsılan bir kadının hayatındaki dönüşüm ve değişimler, izleyeni derinden etkileyen bir hikayeye dönüşüyor. Film, aşk, yaşam, hastalık ve hayatın getirdiği zorluklar üzerine yoğunlaşıyor ve izleyicinin duygusal bir yolculuğa çıkmasını sağlıyor.