Bir baba, kaybettiği küçük oğluyla birlikte yaşamının en büyük kaybını yaşar ve umutsuzluk içinde hayatına devam edemez hale gelir. Hayatın anlamını ve varoluşun amacını sorgulamaya başlar ve sonunda kendini yıkıcı bir düşünce döngüsüne hapsolmuş halde bulur. Ancak, beklenmedik bir şekilde karşılaştığı alternatif gerçeklikler, onun düşüncelerini değiştirir ve hayatına yeni bir yön verir. Baba, kaybın acısıyla başa çıkmak için bir yolculuğa çıkar ve oğlunun anısını onurlandırmak için bir amaca sahip olmanın önemini keşfeder. Yolculuğu boyunca, sevgi, umut ve bağışlamanın gücünü anlar ve kendini yeniden keşfeder. Artık yaşamın anlamını sorgulamak yerine, hayatın anlamını kendisi yaratır. Bu hikâye, kayıp ve acıyla başa çıkmanın, kendini yeniden keşfetmenin ve hayatın anlamını bulmanın güçlü bir öyküsüdür. Baba, oğlunun hatırasını yaşatırken, kendisini yeniden inşa eder ve hayatına devam eder.