Sinemanın sıradışı ve cesur konularla yüzleşme kabiliyetini bir kez daha gösteren bir film, karşınızda; iki oda arkadaşının, kendi sorunlarını çözme yolunda cinayeti bir seçenek olarak düşündüğü bir öykü. Bu iki kadının geçmişi, erkeklerin fiziksel ve duygusal şiddetine tanıklık etmiş. Filmin hayatlarını anlatırken, direnişi, acıyı ve umudu aynı anda yakalaması büyüleyici. Her birinin vazgeçilmez bir parçası olan bu erkek figürleri, yaşamları üzerinde derin ve kalıcı izler bırakmış. Bu izler, onları cinayeti bir çözüm yöntemi olarak düşünmeye itiyor. Sorunlarını çözmenin tek yolunun, geçmişin hayaletlerini aradan çıkarmak olduğuna inanıyorlar. Şiddetin sonuçlarını ve toplumun baskılarını anlatan bu film, izleyiciye, kadınların üzerindeki bu baskıyı ve onların bu durumdan kurtulma çabalarını gözler önüne seriyor. İki kadının tehlikeli ve karmaşık yolculuğunun anlatıldığı bu film, izleyicisine düşündürücü, rahatsız edici ama bir o kadar da etkileyici bir deneyim sunuyor. Filmin başkarakterleri, hayatlarının kontrolünü elde etme mücadelesinde, sıradışı ve tehlikeli bir rota belirliyorlar. Bu rotada, normların ve beklenenlerin ötesine geçerek, kendi kaderlerini şekillendirmeye çalışıyorlar. Bu süreçte, özgürlüklerini kazanmanın ne denli zor olduğunu, ama bir o kadar da kaçınılmaz olduğunu deneyimliyoruz. Sonuç olarak, geçmişin gölgesinden kaçmanın ve özgürlüğe ulaşmanın hikayesini anlatan bu film, izleyiciyi içine çeken bir hikaye ve güçlü karakterleri ile sarsıcı bir deneyim sunuyor. Kısacası, cinayeti bir seçenek olarak düşünen iki oda arkadaşı üzerinden, toplumsal cinsiyet normları ve şiddetin sonuçlarını tartışıyor ve bu bağlamda sinemanın eleştirel ve dönüştürücü gücünü kullanıyor.