Kültürel eleştirmen ve "özgürleşmiş erkeklik" kavramını hayatının temeline oturtmuş David Kepesh'in dünyası, adab-ı muaşeret kurallarını eksiksiz bilen bir öğrenci olan Consuela Castillo tarafından altüst ediliyor. Kepesh'i, onunla tanışan herkesi etkileyen o unutulmaz karizmasıyla Castillo, bir yandan da içinde uyanan cinsel sahiplenicilik duygusuyla yüzleşmenin kaçınılmaz ağrısını yaşatıyor. Kepesh'in önceden belirlemiş olduğu hayat çizgisinde bu türden bir karmaşa asla yer yok. Ancak Consuela'nın bu etkileyici ve belirsiz etkisi altında, düzeni bozulmuş, yaşamı birden bire trajik bir karmaşaya dönüşmüştür. Kendi kendini "özgürleşmiş erkeklik" durumunda gören Kepesh, bu dehşete düşürücü karşılaşma sonucunda tüm varlığını sorgulamaya başlar. Bu, David Kepesh'in özgürlüğünün, kimliğinin ve erkekliğinin ne anlama geldiğini yeniden tanımlamak zorunda kaldığı bir durumdur. Consuela'nın tuzağına düşen Kepesh, sahip olduğu her şeyi yeniden değerlendirmeye ve belirli bir duruma taahhüt etmeye zorlanır. Castillo'nun gücü ve çekiciliği, Kepesh'in özgürleşmiş erkeklik düşüncelerini alt üst etmeye yetmiş, kendisinde cinsel sahiplenicilik duygusu uyandırmıştır. Böylece, sıradan hayatının dışına çıkmış, kendi bilinçli seçimlerinden ödün vermek zorunda kalmıştır. Ancak bu sürecin sonunda elde edeceği bilgelik ve anlayış, büyük bir dönüşümün habercisi olabilir. Kısacası, Consuela Castillo'nun Kepesh'in özgür yaşamında yarattığı çalkantı, her iki karakterin de kendi iç dünyalarını ve birbirlerine olan etkilerini, tatmin edici ve etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor.