1865 yılında Amerikan İç Savaşı'nın sona ermesiyle, beş Güneyli arkadaş evlerine döner. Ancak, bu döşenecek olan demiryolu hattı boyunca çiftçilerin arazilerini bir demiryolu baronunun eline geçirmeye çalışan Yankee askerleri ve Pinkerton ajanları ile karşılaşırlar. Güneyin bu beş dostu, kendi topraklarını ve haklarını savunmak için geri çekilme yerine savaşmayı tercih ederler. Bu film, Amerikan İç Savaşı sonrası dönemi, özellikle de demiryolu baronları ve büyük işletmelerin çiftçi ve yerliler üzerindeki baskısını anlatıyor. Zorba bir demiryolu baronu ve suç ortaklarına karşı mücadele veren beş arkadaşın hikayesi, dönemin sosyo-ekonomik çatışmalarını bir kez daha önümüze seriyor. Film, hem romantizm, hem de özgürlük ve adalet arayışı ile çizilen karakterler ve olaylarla Güneyli halkın dayanışma ve direnişini canlı bir şekilde portreliyor. Filmdeki çatışmalar ve çözümlemeler, dönemin Amerikan toplumunda hızla değişen sınıf ve ekonomik yapıyı yansıtıyor. Ekonomik çıkar uğruna adaletsizliğin ve çatışmanın farklı boyutlarını inceleyen film, adalet arayışının ve direnişin önemli bir hikayesini anlatıyor. Başarılı bir şekilde tarih ve aksiyon öğelerini harmanlayan film, izleyiciye dönemin atmosferini hissettiriyor. Bu Güneyli beş arkadaşın, evlerini ve topraklarını savunurken gösterdikleri cesaret ve direniş, filmin ana omurgasını oluşturuyor ve izleyiciye Amerika'nın bu kritik döneminden dramatik bir kesit sunuyor. Yakın tarih Amerikan sinemasında sıkça rastlanmayan bu tür bir konuyu işleyen film, özünde insanın vatan sevgisi ve adalet uğruna gösterdiği direncin evrensel hikayesini anlatıyor.