Barry'ye ölümcül bir kalp hastalığı teşhisi konmasıyla başlar. Bu haber, hem Barry'nin hem de eşi Cora'nın hayatlarını alt üst eder. Hastalığın son aşamalarına gelindiğinde, Barry, yalnız kalmak ve onurlu bir şekilde ölmek istediğine karar verir. Bu nedenle, ormanın ortasında bir karavan kiralar ve Cora'yı geride bırakmaya karar verir. Ancak Cora, Barry'nin bu kararına kesinlikle karşı çıkar ve onu yalnız bırakmayı reddeder. Cora'nın bu dirençli tutumu, çiftin arasında büyük bir gerginlik ve üzüntüye neden olur.

Aynı zamanda, çocuksuz çiftin vekil oğlu olarak gördükleri 17 yaşındaki Joey de bu zorlu süreçte önemli bir rol oynar. Joey, Barry ve Cora'nın arasındaki gerginliği azaltmaya çalışır ve onlara destek olmak için elinden geleni yapar. Barry'nin hastalığıyla mücadele sürecinde, Joey'nin duygusal desteği ve genç yaşına rağmen gösterdiği olgunluk, çiftin birbirine olan bağlılığını ve sevgi dolu ilişkilerini yeniden gözden geçirmelerine neden olur.

Film, Barry'nin hastalığıyla mücadele ederken, Cora'nın sevgisi ve Joey'nin desteğiyle nasıl ayakta kalmaya çalıştıklarını ve birbirlerine olan bağlılıklarını anlatıyor. Bu süreçte, hayatın ne kadar değerli olduğunu ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanın önemini bir kez daha hatırlatır. Barry'nin hastalığının getirdiği zorluklar, onları asla pes etmemeye ve birbirlerine tutunmaya zorlar. Bu hikaye, izleyiciyi derinden etkileyen ve düşündüren bir film olanı vaat ediyor.