Son zamanlarda izlediğim en ilginç filmlerden birisi, kendi kendine yardım kitaplarına tutkulu bir şekilde bağlı olan bir kadının, dengesiz bir yaşam koçuyla neye uğradığını şaşıran bir seri katil haline dönüşmesini konu alıyor. Film, öz yardım literatürüne aşırı derecede bağlı olan ve hayatını bu kitapların yönlendirmesiyle şekillendirmeye çalışan bir kadını merkezine alıyor. Ancak, her şey kadının, gizemli ve dengesiz bir yaşam koçuyla karşılaştığı anda değişiyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bu yaşam koçu, kadını bir seri katil haline getiriyor ve biz izleyiciler olarak, bu beklenmedik dönüşümün şaşkınlığını yaşıyoruz. Film, özellikle kadının yaşam koçuyla olan ilişkisini ve onun üzerindeki etkisini etkileyici bir şekilde işliyor. Karakterlerin psikolojik derinliği, hikayenin karmaşıklığını artırırken, aynı zamanda karanlık bir mizah anlayışı da sergiliyor. Beyninizde sürekli soru işaretleri bırakan bu tarz filmler, gerçeklikle kurgunun bulanık bir çizgide olduğu bir evren yaratıyor. Filmin sonunda ise izleyici, kahramanın hangi adımlarının gerçekten kendine ait olduğunu sorgulamaya başlıyor. Kendi kendine yardım ve kişisel gelişim üzerine bu alışılmadık ve sıradışı yaklaşımın sinema dünyası tarafından nasıl işlendiği gerçekten etkileyici. Kendi kendine yardım kitaplarına olan bağımlılık, manipülasyon ve cinayetler üzerinden işlenen bu film, izleyicilere farklı bir perspektif sunuyor.