Keisha, şehirdeki sosyo-ekonomik dönüşümün baskılarından kaçmak için yeni bir başlangıç yapmayı umuyor. Ancak yeni evinde, beklemediği bir şekilde ırkçıların hedefi oluyor. Ona yapılan bu haksızlığa karşı savaş vermeye karar verirken, aynı zamanda hayatta kalmak için kıyasıya bir mücadeleye de girişiyor. Ancak bu durum, onun, belki de hiç beklemediği bir şekilde, tehlikeli bir av haline gelmesine neden oluyor.

Yeni hayatında bu türden bir tehditle karşı karşıya kaldığında, Keisha kendi hayatta kalma stratejilerini belirler. Sadece hayatta kalmakla kalmaz, aynı zamanda onu avlamaya çalışan bu ırkçılara karşı mücadele verir. Onu hedef alarak kendi hayatlarını tehlikeye atan bu kişilere, hünerlerini ve gücünü kullanarak karşı koyar.

Bu, sürekli bir tehdit durumunda, hayatta kalma ve ırkçılığa karşı mücadele konularını ele alan Keisha'nın hikayesi. Ancak hikayesi sadece bu değil, aynı zamanda bir avdan, kendini savunma gücü olan bir avcıya dönüşümünün hikayesidir. Dolayısıyla Keisha, bu süreçte kendi hayatta kalma mücadelesini vermeye devam ederken, potansiyel avcılarına dönüşerek tehlikeli bir av haline gelir. Bu durum, Keisha'nın hayatta kalma mücadelesinde yeni, beklenmedik bir boyut ekler ve onun hikayesini daha da karmaşık ve sürükleyici hale getirir.