Liza, trajik bir kazada ebeveynlerini kaybettikten sonra yürüme yetisini yitirir ve hayatını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda kalır. Günleri, internet üzerinden vlog yayıncılarını takip ederek ve onları alaya alarak geçmektedir. Bir gün, tesadüfen internet üzerinde bir cinayete tanıklık eder. Ancak bu durumu polise bildirdiğinde, polis durumu ciddiye almaz ve bunun bir oyun ya da şaka olduğunu düşünerek olayı araştırmayı reddeder. Bu yüzden Liza, katili kendi başına bulmaya karar verir.

Bu süreçte Liza, internetin derinliklerinde izini sürdükçe, kendini hem tehlikeli hem de karmaşık bir ağın içinde bulur. Katili bulmak adına attığı her adım, onu hem kendi iç dünyasında hem de gerçek dünyada beklenmedik durumlarla karşı karşıya bırakır. İnsanların en özel anlarını paylaştığı bu dijital ortamda, Liza yalnızlık ve cesaretle dolu bir yolculuğa çıkar. Her bir ipucunu takip ederken, hem katilin kimliğine dair daha fazla şey öğrenir hem de kendi korkularıyla yüzleşir. Film, hem gerilim dolu sahneleriyle hem de Liza'nın içsel mücadeleleriyle izleyiciyi ekran başına kilitlerken, olayların sonunda nasıl bir sonun beklediğini merak ettirir.