Gözden düşmüş bir paleoantropolog olan Dr. Alex Carter, kariyerindeki başarısızlıkların ardından kendisini kanıtlamak için sıra dışı bir araştırma peşinde Avustralya'nın kırsal bir bölgesine yolculuk yapar. Bu bölge, bilimsel topluluk tarafından büyük ölçüde göz ardı edilmiş bir yerdir ve burada insanlık tarihine dair önemli bir keşif yapma umuduyla titizlikle çalışmaya başlar. Dr. Carter, uzun süredir unutulmuş yerel efsanelerden ilham alarak, antik kalıntıların peşine düşer. Araştırmalarının derinleşmesiyle birlikte, günümüzden binlerce yıl öncesine ait fosiller keşfeder. Bu fosiller, insanlığın evrimsel tarihine dair bildiklerimizi sorgulamamıza neden olacak türdendir. Dr. Carter’ın bulguları, insanların doğadaki yerini yeniden düşünmemizi gerektirecek kadar çığır açıcıdır. Bu keşif, insanların evrendeki hakim ve üstün tür olduğu şeklindeki yanılsamayı sarsar. Film, Dr. Carter'ın bu süreçteki içsel yolculuğunu ve bilim uğruna karşılaştığı etik ikilemleri de gözler önüne serer. Onun bu çetin sınavı, kariyerini kurtarmaktan öte, insanlık tarihine yeni bir bakış açısı getirme potansiyeline sahip olur. Film, izleyicilere sürükleyici bir hikaye sunarken, düşündürücü temalarıyla da dikkat çeker. Bu bilim kurgu ve tarihi unsurların iç içe geçtiği yapım, izleyenleri insanlığın yerini sorgulamaya iter.