Sinema perdesinde bir kez daha hayatın çıplak gerçekliği ve kırılgan insan ilişkileri sergileniyor. Gözlerimizi ve ruhlarımızı çarpan, düşündüren bu filmde, aldatılan ve buna daha fazla dayanamayan bir otomotiv tamircisi ana karakterimiz. Bir gün elini çantasına atıp karısına veda ettiğinde, ne tür bir maceraya atılacağının farkında bile değil. Küçük bir kasabaya gelip oranın otelini işleten aşka ve hayata hayal kırıklığına uğramış bir kadınla tanışıyor. İkisi de hayattan yorgun düşmüş, ikisi de içlerinde bir boşlukla yaşıyor. Bu iki yaralı kalp, kendi yaralarını sarmanın ve hayata yeni bir başlangıç yapmanın yollarını arıyor. Ancak bu durum o kadar kolay mıdır? Hem kadının hem de tamircinin geçmişinden kaçışları, birbirlerini anlama çabaları ve gelişen ilişkileri, izleyiciye insana dair pek çok şeyi sorgulatan bir tablo çiziyor. Bu film, hayatın acımasızlığına ve insan ruhunun karmaşıklığına dair pesimist bir bakış açısı sunmakla birlikte, aynı zamanda insanın kendi kaderini çizebilme ve dönüşüm geçirebilme potansiyelini de vurguluyor. Sinema yorumcusu olarak, bu filmi izlerken hayatın her döneminde insanın karşılaştığı hayal kırıklıkları, değişen hayatlar ve yepyeni başlangıçların karmaşık duygusal dokusunun altını çizmek istiyorum. Bir sonraki seferde görüşmek üzere, hoşça kalın.