Dünya'ya yaklaşmakta olan bir asteroidın varlığı, yaşamın değerini anlamamızı sağlayan mükemmel bir oyundur. İşte tam burada, karısının ani bir panikle onu terk etmesinin ardından kendisini yalnız bulan bir adamın hikayesi başlar. Film, bu uç durumda ne yapacağını sorgulayan bu adamın, gençlik aşkıyla yeniden bir araya gelme kararı üzerine kurulu. Aniden verilen bu karar, komşusu tarafından farkında olmadan zora sokulurken, adamın yolculuğunda duyduğu derin iç çatışmayı tamamlamak için tasarlanmış gibi görünüyor. Ancak bu durum aynı zamanda bir yüzleşme ve belki de kendi yaşamının anlamını anlama şansını da beraberinde getiriyor. Film, aksiyon dolu bir bilim kurgu sahnesinden çok, insan ilişkileri ve duygusal bağlamda bir dramatik komedi olarak karşımıza çıkıyor. Teknoloji ve bilim kurgunun dramatik ve duygusal bir çerçevede işlendiği bu film, hayatın sonunun bile aslında bir başlangıç olabileceğini düşündürüyor bize. Erkeğin hayatındaki çatışmalar ve karışıklıklar, komedi unsurlarıyla birleştirilerek izleyicinin duygularını harekete geçiriyor. Yolculuk, başkahramanın hayatındaki boşlukları doldururken, çevresindeki insanlarla olan gerçek bağını gözler önüne seriyor. Sinemanın usta yönetmenlerinden birinin ellerinde şekillenen bu film, son derece gerçekçi bir senaryo ve etkileyici oyunculuk performanslarıyla beğenimize sunulmuş. Bu, hem kalbimizi ısıtan hem de bizi düşündüren, hayatın ne olduğunu sorgulamamıza sebep olan bir film. Ayrıca hayatta neyin önemli olduğunu hatırlamamız için bize bir fırsat sunuyor. Sonuçta, dünya sona ermeye yaklaşırken, bile bile lades dedirten bu durum, ancak buradaki gibi ustaca işlenmiş bir filmde mümkün olabilirdi.